BLOG

TANIK NEDİR ?

TANIK NEDİR ?

Tanık, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 240 ila 265. Maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Tanık delili davaya taraf olmayan gerçek kişinin, dava konusu hakkında dinlenilmek istendiği vakıalara ilişkin bilgisine ve görüşüne başvurulmasıdır. Tanık gerçeği söylemesi gerektiğini, gerçeği söylemediği takdirde yalan tanıklıktan cezalandırılacağını, çekinme hakkı olmadığında yemin etmesi gerektiğini, hakimin izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceğini ve gerekirse diğer tanıklarla yüzleştirilebileceğini bilmelidir.

TANIK NASIL BİLDİRİLİR?

Muhakemenin tarafı davaya konu olay hakkında tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istediği tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren tanık listesini mahkemeye sunar. Tanık olarak bildirilen kişi mahkemeye dinlenilmek üzere çağırılır.

Listede gösterilmeyen kişiler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir tanık listesi verilemez. İkinci tanık listesi yasağının birtakım istisnaları da bulunmaktadır:

- Davanın tamamen ıslah edilmesi.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/21030 Esas, 2015/6532 Karar 03.04.2015 tarihli ilamında:

“Islah yoluyla, dayanılan vakıalar değiştirilebilir veya davaya yeni vakıalar dahil edilebilir. Davacı evvelce göstermiş olsa bile, davaya kattığı bu yeni vakıalara ilişkin delil de gösterebilir. Bu halde, ikinci tanık listesi verilemeyeceğine ilişkin yasağa (HMK. m. 240/2) dayanılarak, gösterilen tanıkların dinlenmesinden kaçınılamaz. Davacı, ıslah dilekçesiyle, yeni vakıalar ileri sürmüş ve bununla ilgili tanık da göstermiştir. Yapılan ıslah kanuna uygundur. O halde, davacının ıslah dilekçesinde gösterdiği tanıklar usulünce dinlenmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmelidir. Bu yön nazara alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.”

- Gösterilen tanığın ölmesi.

 “… Davacı, tanıklarını 09.06.1989 günlü liste ile mahkemeye sunduğu halde daha sonra her iki tanığın öldüğünden bahisle yeni liste vermiştir. HUMK. nun 274. maddesi hükmü uyarınca bir dava nedeni ile birden ziyade tanık listesi verilemez. Ancak, ilk listedeki tanıkların ölmesi veya herhangi bir nedenle dinlenilmelerinin mümkün olamayacağının belgelendirilmesi halinde ancak ikinci tanık listesi verilebilir.” (Y. 8. HD. 09.05.2000/3243/3945 sayılı Kararı)

- Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı bir davanın bulunması.

“… Davalı işverene ait işyerinde 29.10.2000-30.07.2008 tarihleri arasında kesintisiz hizmet akdine tabi olarak geçen ve 29.10.2000-30.12.2001 ile 01.04.2002-30.12.2003 tarihleri arasında davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Yargılama sırasında resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür.” (Y. 10. HD. 9.06.2016, 6977/9685 sayılı Kararı)

TANIK MAHKEMEYE NASIL ÇAĞRILIR?

Tanık duruşma gün ve saatini bildirir davetiye ile mahkemeye çağrılır. Tanıklara gönderilecek davetiyede;

  1. Tanığın adı, soyadı ve açık adresi,
  2. Tarafların ad ve soyadları,
  3. Tanıklık yapacağı konu,
  4. Hazır bulunması gereken yer, gün ve saat,
  5. Gelmemesinin veya gelmesine rağmen tanıklıktan ya da yemin etmekten çekinmesinin hukuki ve cezai sonuçları,
  6. Adalet Bakanlığınca hazırlanan tarife gereğince ücret ödeneceği,

yazılır.

Tanığa davet, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, davete rağmen gelmemeye bağlanan sonuçlar, bu durumlarda uygulanmaz.

Davetiyenin duruşma gününden en az 1 hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir. Davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Fakat tarafların tanıklarının hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural bulunmamaktadır.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/9232 Esas, 2015/10620 Karar 10.09.2015 tarihli ilamında;

“Hemen belirtmek gerekir ki; tanıkların taraflarca hazır edilmesini zorunlu kılan bir kural yoktur. Bunun aksinin kabulü, adil yargılanma hakkı (TC. Anayasası 36. madde) kapsamında olan iddia ve savunma hakkının (6100 s. HMK'nın 27., 1086 sayılı HUMK'un 78. maddeleri) kısıtlanması ve eksik inceleme sonucunu doğurur. Somut olaya gelince, davalının delil listesinde tanık beyanına dayanarak tanık isim ve adreslerini bildirdiği ve vermiş olduğu masrafla davalı tanıklarına davetiye çıkartıldığı, tanıkların çağrıldıkları oturuma gelmemeleri sebebi ile haklarında zorla getirme kararı çıkartıldığı, 14.05.2013 tarihli oturumda da tanıkları adına çıkartılan zorla getirme müzekkerelerine cevap verilmediği tutanağa geçirilerek, davalı vekiline tanıklarını gelecek celse hazır etmesi için kesin süre verilerek duruşmanın 04.06.2013 tarihine talik edildiği, o celse de davalı tanıklarının hazır olmadığı belirtilmek suretiyle aynı celse karar verildiği görülmektedir.

O halde; yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular birlikte değerlendirildiğinde; hukuka aykırı olarak tarafça hazır edilmesi istenen davalı tanıklarının dinlenmeden, olaya ilişkin bilgi ve görgülerine başvurulmadan sonuca gidilmesi, diğer bir söyleyişle davalının tanık delilinin toplanmayarak savunma hakkının kısıtlanmış olması doğru değildir.

Hâl böyle olunca, davalının bildirmiş olduğu tanıkların dinlenmesi, toplanan delillerin toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. …………Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

TANIK DAVETİYE TEBLİĞ EDİLMİŞ OLMASINA RAĞMEN DURUŞMAYA GELMEZ İSE NE OLUR?

Tanıklık için çağrı yapılan herkes çağrıya uymak zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı halde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirilir, gelmemesinin sebep olduğu yargılama giderlerine ve 500 Türk Lirası’na kadar disiplin para cezasına hükmolunur.

Çağrıya uymamasını haklı gösterecek sebepleri sonradan bildiren tanık hakkında hükmedilen giderler ve disiplin cezası kaldırılır.

TANIKLIK YAPMAK İSTENMEYEBİLİR Mİ?

Tanıklık yapmak, ispat edilmek istenen olayın ispatı ve gerçeğin tespiti bakımından zorunlu olarak kabul edilmekle beraber çekinme sebeplerinin söz konusu olduğunda tanıklık yapmaktan çekinebilmektedir.

Çekinme sebepleri 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda açıkça belirtilmiştir.

Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme sebepleri; tanık aşağıda belirti

  1. İki taraftan birinin nişanlısı.
  2. Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.
  3. Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.
  4. Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.
  5. Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.
  6. Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.

Bu kişiler kişisel sebeplerle tanıklıktan çekinebilirler.

Sır nedeniyle tanıklıktan çekinme sebepleri;

Kanun gereği sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulacak kimseler, bu hususlar hakkında tanıklıktan çekinebilirler. Ancak, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükmü saklı kalmak üzere sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde, bu kimseler tanıklıktan çekinemezler.

Menfaat ihlali tehlikesi nedeniyle tanıklıktan çekinme

  1. Tanığın beyanı kendisine veya kişisel sebeplerle çekinme hakkına sahip kimselerden birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verecekse.
  2. Tanığın beyanı kendisinin veya 248 inci maddede yazılı kimselerden birinin şeref veya itibarını ihlal edecek ya da ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına sebep olacaksa.
  3. Tanığın beyanı, meslek veya sanatına ait olan sırların ortaya çıkmasına sebebiyet verecekse.

Tanık, kanuni bir sebep göstermeden tanıklıktan çekinir, yemin etmez veya göstermiş olduğu sebep mahkemece kabul edilmemesine rağmen tanıklık yapmaktan çekinirse beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına ve bu yüzden doğan giderleri ödemesine hükmedilerek, yeniden dinlenilmek üzere yargılama başka güne bırakılır.

TANIKLIKAN ÇEKİNİLEMEYECEK HALLER NELERDİR?

Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme sebeplerinin ve sır nedeniyle tanıklıktan çekinme sebeplerinin olduğu haller ile tanığın beyanı kendisine veya kişisel sebeplerle çekinme hakkına sahip kimselerden birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verecek hallerde;

  1. Bir hukuki işlemin yapılması sırasında tanık olarak bulundurulmuş olan kimse o işlemin esası ve içeriği hakkında,
  2. Aile bireylerinin doğum, ölüm veya evlenmelerinden kaynaklanan olaylar hakkında,
  3. Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar hakkında,
  4. Taraflardan birinin hukuki selefi veya temsilcisi olarak kendisinin yaptığı işler hakkında,

tanıklıktan çekinilemez.

TANIK YEMİN ETMEZ VEYA SORULARA CEVAP VERMEZSE NE OLUR?

Tanık kendisine sorulan sorulara cevap vermez veya yemin etmemekte direnirse o mahkemece iki haftayı geçmemek üzere disiplin hapsine mahkûm edilir.

TANIK NASIL DİNLENİR?

Tanıklar davaya bakan mahkemede dinlenir. Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekliyse, tanığın olayın gerçekleştiği veya şeyin bulunduğu yerde dinlenilmesine karar verebilir. Mahkeme, hasta veya engelli olmasından dolayı gelemeyen tanığı bulunduğu yerde dinler.

Mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan tanığın, bulunduğu yer mahkemesi tarafından dinlenmesine karar verilebilir. İstinabe yolu ile dinlenilmesine karar verilen tanığın, nerede, hangi gün ve saatte dinleneceği hususu, talepleri hâlinde taraflara tebliğ edilir. Bu durumda, tanığın, hangi hususlardan dolayı dinleneceğini hâkim belirler.

Tanık dinleme sırasında öncelikle tanıktan adı, soyadı, doğum tarihi, mesleği, adresi, taraflarla akrabalığının veya başka bir yakınlığının bulunup bulunmadığı, tanıklığına duyulacak güveni etkileyebilecek bir durumu olup olmadığı sorulur.

Tanık dinlenilmesinden önce yemin eder. Yemin eda edilirken, hâkim de dâhil olmak üzere duruşma salonunda hazır bulunan herkes ayağa kalkar. Hâkim tanığa, “Tanık sıfatıyla sorulacak sorulara vereceğiniz cevapların gerçeğe aykırı olmayacağına ve bilginizden hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyor musunuz?” diye sorar. Tanık da cevaben, “Sorulacak sorulara, hiçbir şey saklamadan doğru cevap vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” Demekle yemin eda edilmiş sayılır.

Dinlenilecek birden çok tanık olması halinde tanıklar, hâkim tarafından ayrı ayrı dinlenir ve biri dinlenirken henüz dinlenmemiş olanlar mahkeme salonunda bulunamazlar. Tanıklar gerektiğinde yüzleştirilirler. Tanık, bildiğini sözlü olarak açıklar ve sözü kesilmeden dinlenir. Dinlenilme sırasında, tanık, yazılı notlar kullanamaz. Tarihleri ve rakamları tespit etmek veya bazı hususları açıklamak ya da hatırlayabilmek için yazılarına bakmak zorunda olduğunu hâkime söylerse, hâkim derhâl yazılarına bakmasına veya belirleyeceği duruşmada yeniden dinlenmesine karar verebilir.

Hâkim, tanık sözünü bitirdikten sonra, ifade ettiği hususların açıklanması veya tamamlanması amacıyla başka sorular da sorabilir.

Tanık Türkçe bilmezse tercümanla dinlenir. Tanık, sağır ve dilsiz olup okuma ve yazmayı biliyorsa, sorular kendisine yazılı olarak bildirilir ve cevapları yazdırılır; okuma ve yazma bilmediği takdirde, hâkim, kendisini işaret dilinden anlayan bilirkişi yardımıyla dinler.

Tarafların, tanığın sözünü kesmeleri, söz veya hareketle onu övmeleri veya tahkir etmeleri yasaktır. Buna aykırı davranan taraf veya vekili, hâkimin uyarısına rağmen davranışını devam ettirecek olursa, hakim tarafından duruşma düzenin sağlanması için işlem yapılır.

Tanığın sözleri tutanağa yazılarak önünde okunur ve tutanağın altı kendisine imza ettirilir

KİMLER YEMİNSİZ DİNLENİR?

Dinlendiği sırada onbeş yaşını bitirmemiş olanlar ve yeminin niteliğini ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar yeminsiz dinlenir.

TANIKLIK ÜCRETİ VAR MI?

Mahkeme tarafından çağrılan tanığa, her yıl Adalet Bakanlığınca hazırlanan tarifeye göre, kaybettiği zaman ile orantılı bir ücret verilir. Tanık hazır olmak için seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleri ile tanıklığa çağrıldığı yerdeki konaklama ve beslenme giderleri de karşılanır. Ödenmesi gereken tanıklık ücreti ve giderleri, hiçbir vergi, resim ve harca tabi değildir.

YALAN TANIKLIK SUÇ MUDUR?

Hâkim, tanığın tanıklığı esnasında yalan söylediği veya menfaat temin ederek tanıklık ettiği hakkında yeterli delil veya emare elde ederse bir tutanak düzenler ve bu tutanağı derhâl Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. Hâkim, tanığın ve suçta ortakları varsa onların tutuklanmasına da karar verebilir ve kovuşturma yapılmak üzere Cumhuriyet başsavcılığına sevk eder.

Yalan tanıklıkta bulunan kişi 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 272. Maddesinin 2.fıkrasında “Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” Hükmü uyarınca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TANIKLIĞA İLİŞKİN YARGI KARARLARI

Tanık ile davanın tarafları arasında, yakınlık veya akrabalık ilişkisinin bulunması, tanık beyanının geçersiz sayılabilmesi için tek başına bir ölçüt olamaz.

“… 28.12.2011 tarihli oturumda davacı tanığı sıfatıyla hazır edilen ve sigortalı aracın sürücüsü olan Çiğdem G.’nin olayın tarafı olduğundan bahisle mahkemece tanık olarak dinlenmemiş olması adı geçen kişinin dosya kapsamı itibariyle olayın tek görgü tanığı durumunda bulunması ve mahkemenin görevinin maddi gerçekliğin ortaya çıkartılması olduğundan, usul ve yasaya uygun görülmemiştir.” (Y. HGK. 11.03.2015, 2013/17-1605 E.–2015/1001 K.)

“… İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır. Tanıklar belirli bir dönem çalışmışlarsa ve başkaca delil yok ise beyanlarının belirttikleri dönemle sınırlandırılması gerekir.” (Y. 9. HD. 10.03.2016, 2014/33936 E.–2016/5674 K.)

“... Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, davalı Hüseyin kendisinin yeşil, davacının kırmızı ışıkta geçtiğini savunmuş, bu iddiasının ispatına yönelik olarak kaza sırasında aracında bulunan annesi Bedriye A’u tanık olarak bildirmiştir. Ancak mahkemece bu kişinin davacının yakını olduğu ve bilirkişi raporları alındığı gerekçesiyle tanık olarak dinlenilmemesi doğru olmamış, davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır. Eksik inceleme ile karar verilemez.” (Y. 17. HD. 23.10.2013, 13566/14161 sayılı Kararı)

Tanık dinlenmeden verilen karar Adil Yargılanma Hakkının ve Hukuki Dinlenilme Hakkının ihlaline sebebiyet verir.

“... Somut olayda davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış ve 19.02.2014 tarihli dilekçe ile delil ve tanık listesini mahkemeye sunmuştur. Davacı vekili 13.05.2014 tarihli duruşmadaki beyanında davacı işçinin fiilen giderek yasal süresi içerisinde davalı şirkete başvuruda bulunduğunu tanık dinletme deliline başvurduklarını beyan ettiği halde tanıklar davet edilip dinlenmeden 2. oturumda davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, davacının fiili olarak işe başlama talebinde bulunup bulunmadığı veya ne zaman başvuruda bulunduğu hususlarının araştırılması için davacı tanıkları usulüne uygun davet edilip dinlendikten sonra talep hakkında karar verilmesi gerekirken hak arama özgürlüğü kapsamında ve adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek gösterilen deliller toplanmaksızın ve tanıklar dinlenmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” (Y. 7. HD. 19.02.2015, 2014/15967 E.–2015/1911 K.)

“... Davalı savunmasını ispat etmek için tanıklarının dinlenmesi talebinde bulunmuş ise de, mahkemece davalı tanıkları dinlenmeksizin sözleşmenin davalı tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiği gerekçesiyle, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı tanıklarının dinlenilmemesi HMK’nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının ihlalidir. Mahkemece davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlali bozmayı gerektirmiştir.” (Y. 9. HD. 13.01.2014, 2011/50223 E.–2014/125 K.)

“... Yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda, davacının iki bitişik işyerini birleştirerek geniş bir iş yeri haline getirdiğinde günün şartları gereği bay bayan giyim, tuhafiye, oyuncak ve kırtasiye gibi birden fazla malzeme satışı için kullanıma uygun olacağı belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda iki ayrı işyerinin birleştirilerek davacının yapmak istediği işe uygun olacağı belirtilmiş ise de dava dışı olan ve davacının malik olduğu 3 numaralı bağımsız bölümün tek başına yapılacak işe uygun olup olmadığı belirlenmemiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle davacı tanıkları adına davetiye çıkarılarak davacı tanıklarının dinlenilmesi, sonrasında fen bilirkişi ve alanında uzman bilirkişilerce keşif yapılarak davacının maliki olduğu dava dışı 3 bağımsız numaralı işyerinin davacının yapacağı işe uygun olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.” (Y. 6. HD. 08.04.2015, 1313/3500 sayılı Kararı)

Mahkeme tarafından tanıklıktan çekinme hakkı hatırlatılmalıdır.

“Öte yandan; beyanı, hükme esas alınan davacı tanıklarından Ş.. S.., UYAP ortamında temin edilen nüfus kayıtlarına göre davacının eşi olduğu ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 248. maddesinde sayılan tanıklıktan çekinme hakkına sahip kişilerden olduğu halde, aynı Kanunun 247/2. maddesi hükmü gereğince tanıklıktan çekinme hakkının bulunduğu hatırlatılmadan beyanın alınmıştır.

Hâl böyle olunca, tanık Ş.. S..’ın yeniden duruşmaya davet edilerek 6100 Sayılı HMK’nın 247/2. maddesi hükmü gereğince tanıklıktan çekinme hakkının bulunduğu hatırlatılmak suretiyle, çekinme hakkını kullanmayacağını bildirmesi halinde olaya ilişkin etraflıca beyanının alınması, öte yandan çekişme konusu taşınmazın tedavüllü tapu kaydı getirtilerek, taşınmazın tarafların mirasbırakan babaları A.. S..’dan intikal edip etmediğinin belirlenmesi, babalarından intikal ettiği belirlenir ise taşınmazın kira bedellerinin, muris babanın da ortak olduğu … İnşaat Müh. Limited Şirketine ve tereke borçlarına aktarılmasına ilişkin davalı tarafa tüm delillerini bildirmesi ve buna ilişkin kayıt ve belgelerini sunması için kesin süre verilerek, bu konuda bildirilen delillerin toplanması, geriktiğinde sunulan belgeler ve şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davalının savunmasının denetlenmesi, diğer taraftan Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/706 Esas sayılı dava dosyası arasına ibraz edilen 5 Ekim 2010 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesinin de ecrimisil hesabında irdelenerek, toplanacak deliller toplanan delillerle birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/22058 Karar : 2015/10874 Tarih : 17.09.2015)